EBRU ŞİNİK KİTABINDAN
"GENLERİNİZ KADERİNİZ DEĞİLDİR"
Bu ifadeyi ilk defa 2012 yılı Ağustos ayında Chopra Center’da Dr. Dean Ornish’in dersinde duymuş ve herhalde yanlış anladım diye düşünmüştüm. Çünkü o zamana kadar Batı tıbbı kaynakları genlerimizin kaderimiz olduğunu, değiştirilemeyeceğini ve ayrıca ölen beyin hücrelerinin yerine yenisinin oluşamayacağını söylüyordu.
Oysa Dr. Ornish derse girdiği gibi sahnede bizlere doğru yürümeye başlamış ve ağzından çıkan ilk cümle; Size çok iyi haberlerim var: genleriniz kaderiniz değil! olmuştu.
Dr. Dean Ornish yüzyılımızdaki en önemli araştırmacı doktorlardan biri olarak gösterilen, California’da bulunan Önleyici Tıp Araştırmaları Enstitüsünün (Preventive Medicine Research Institute) Başkanı ve San Francisco’da bulunan California Üniversitesi’nde Klinik Tıp Profesörüdür.
Aynı zamanda kalp hastalarına ve kalp rahatsızlıklarına yönelik olarak yürüttüğü çığır açan tedavi yöntemi The Spectrum’un başarısı tüm dünyada geniş yankılar uyandırmış ve dünyanın her yerinde vizyoner doktorlar ve sağlık çalışanları tarafından uygulanmaktadır.
Dr. Ornish 2008 yılında yayınladığı araştırmalarda genlerimizin kaderimiz olmadığını ve yaşam tarzı değişiklikleri ile gen ifademizi değiştirebileceğimizi belirtmektedir.
Gen ifadesi değişikliği, genlerimizi veya genlerimizin sıralamasını değiştirebiliriz demek değildir; genlerimizin davranış şeklinin kontrolümüzde olduğunu anlatan bir terimdir.
Genlerimizin ifadesi bizim tarafımızdan yapılan günlük seçimlerin epi-genetiğimiz üstünde yarattığı etkiler aracılığı ile değişmektedir.
Genleriniz Kaderiniz Değildir kitabında bulunan günlük rutin önerileri neticesinde uyku düzeniniz, sindirim sisteminiz, zihinsel & fiziksel ve ruhsal sağlığınız günden güne iyileşirken; bu gerçek iyileşme, genlerinizin ifadesinde de radikal bir değişime yol açıyor.
Ebru Şinik
Bütünsel Sağlık ve Ayurveda Uzmanı
D&R Online Mağazasından Kitabı İnceleEpigenetik Bilimi Neyi İnceler?
Epigenetik, DNA dizisindeki değişikliklerden kaynaklanmayan ama aynı zamanda irsi olan, gen ifadesi değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır. Genin işleyişini kontrol eden ve düzenleyen oluşumlar olan epigenomlar, bilim insanları tarafından genlerin üstünde olarak tanımlanmaktadır. Genlerin ne zaman, nerede ve ne kadar çalışacağını belirleyen bu mekânizmaya, bir diğer deyişle DNA’ nın yapısında veya diziliminde herhangi bir değişiklik olmaksızın DNA’da kodlu olan genetik bilginin açığa çıkmasında meydana gelen değişikliklere “genler üstü genetik” anlamına gelen “epigenetik” adı verilmektedir. Epigenomlar, gene nasıl davranması gerektiğini söyleyerek, gen kalitesini aşağı veya yukarı çekerek tüm genetik aktiviteyi kontrol eder.
Epigenetik araştırma neticeleri özetle şunu söylüyor; Hastalıkların %5'lik bir bölümü genler ile ilişkilendirilirken, %95’lik kısmı ise epigenetik aracılığı ile kontrol edilebilmekteydi.
Bunu, yapılan binlerce klinik araştırmadan birini örnek vererek anlatmak gerekirse; Zeitgeist 2011 versiyonunda yayınlanan bir araştırmada meme kanseri olan 100 kadından sadece 7 tanesinin kanser geni taşıdığı, diğer 93 kadının kanser geni taşımadığı halde meme kanseri oldukları tespit edilmiş.
Bu da "dış etkenler", çoğu zaman genetik etkenlerden çok daha etkin bir şekilde hayatımızı etkiliyor demektir.
Dr. Ornish liderliğinde 31 yıl boyunca yapılan beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri ile ilgili bu muhtelif araştırma sonuçlarına dünyadaki iki lider bilim dergisi olan Proceedings of the National Academy of Sciences ve The Lancet Oncology’de geniş yer vermiştir.
Bu klinik araştırma neticeleri
- sağlıklı beslenme
- stres yönetimi teknikleri
- orta dereceli egzersiz
- sosyal hayatın renklendirilmesi
gibi yaşam tarzı değişikliklerinin insanın genel sağlık ve iyilik hali üzerinde çok güçlü değişiklikler yarattığını kanıtlamıştır.
En heyecan verici kısmı ise bunların, kişinin bu yeni davranışı sergiledikten sadece 2 saat sonra bile fizyolojik olarak ölçülebilir derecede güçlü değişiklikler olmadır. Bu aynen Vedik bilgilerde yazdığı gibi insanoğlunun tüm bedenlerinde, yani hem fiziksel, hem zihinsel hem de ruhsal bedenlerinde her an dinamik bir bilgi alışverişi ve enerji akışı olduğunun en temel kanıtıdır.
Bunu, yapılan binlerce klinik araştırmadan birini örnek vererek anlatmak gerekirse; Zeitgeist 2011 versiyonunda yayınlanan bir araştırmada meme kanseri olan 100 kadından sadece 7 tanesinin kanser geni taşıdığı, diğer 93 kadının kanser geni taşımadığı halde meme kanseri oldukları tespit edilmiş.
Dr. Ornish ve ekibi 31 yıl boyunca yürüttükleri her klinik araştırma öncesinde değiştirilmesi imkânsız olarak kabul edilen aşağıda sıralanan tıbbi varsayımlar üstünde çalışmışlar ve bunun gibi her değiştirilmesi mümkün olmadığı varsayılan durumda, aslında yaşam tarzı ve beslenme değişikliği sonrasında işlerin yoluna girebildiğini deneyimleyerek, bu bilindik kuramların yanlışlığını ispatlamışlardır;
- Kalp hastalıkları tamamen iyileştirilemez.
- Günlük hayatın gerçekliğinde ve/veya yoğun çalışma temposunda kapsamlı bir yaşam tarzı değişikliği yapıp, bu değişiklikleri sürdürülebilir kılmak mümkün değildir.
- Prostat kanseri süreci beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinden etkilenmez.
- Genleriniz sağlığınızın birincil derecede belirleyicisidir ve değiştirilemez.
- Telomerler uzatılamaz.
Peki, sizce bu araştırmalarda insan bedeninde ulaşılan en temel belirleyici değişiklik neydi?
Buna 2 madde şeklinde cevap buluyoruz;
Gen İfadesi Değişikliği: Sadece 3 ay boyunca yapılan bu yaşam tarzı değişiklikleri neticesinde 500’ün üzerinde genin ifadesinin olumlu olarak değiştiği tespit edilmiş. Hastalık önleyici genlerin aktif / etken hale geldiğinde, prostat kanseri ve göğüs kanserinde bulunan onkojenler (kanser yapıcı genler) ile kalp hastalıklarını tetikleyen genler, vücuttaki inflamasyonu ve oksidatif stresi artıran genler de dahil olmak üzere genel olarak hastalık teşvik eden genlerin pasif duruma gelerek, etkisizleştiği tespit edilmiş.
Telomerlerin Uzaması: Ayrıca 3 ay boyunca yapılan bu yaşam tarzı değişiklikleri neticesinde ne kadar yaşayacağımızın kontrolünü elinde tutan, kromozomlarımızın ucundaki telomerlerin uzamasından ve sağlıklı kalmasından sorumlu olan telomeraz enzimi salgılanmasında da çok belirgin artışlar olduğu tespit edilmiş. Kromozomların ucundaki koruyucu kapsül olarak tarif edilen telomerlerin, 3 aylık bir süre sonunda telomeraz enzim salgılamasındaki artış neticesinde %30’a kadar uzama kaydettiği ispatlanmış.
Telomerler ile ilgili bu hayati konuyu navigasyondaki "Telomer" başlığı altında okuyabilirsiniz.
Bilmeniz ve anlamanız gereken şu ki, bunlar dünya üzerinde bugüne kadar yaşam tarzı değişikliklerinin telomerleri uzattığını ispatlayan ilk araştırma neticeleridir. Eğer herhangi bir ilacın tek başına bunu gerçekleştirme olasılığı olsaydı, inanın bu ilacın bir günlük kullanım miktarı dahi milyon dolarlar değerinde olurdu.
Özetlemek gerekirse; Birlikte doğduğumuz ve vücut hatlarımızı, saç ve göz rengimizi belirleyen, doğuştan gelen engellilik hallerini, çocukluk hastalıklarını ya da erken ölüm yatkınlığına sebep olan genler için epigenetik bir şey yapamaz. Ancak bu tür değişmez genler, genetik yapımızın sadece %2’sini oluşturmaktadır.
Fakat her birimiz doğduğumuzda eşsiz ve değiştirilemez bir genetik kod devralırken, yaşam tarzı değişiklikleri gibi epigenetik faktörler genlerimizin yönelimlerini radikal bir biçimde değiştirebilir. Bu sağlığınız üzerinde tahmin ettiğinizden daha çok kontrolünüz vardır demek oluyor.
Son yıllara kadar genlerimizin kaderimizi belirlediğini, yüksek tansiyon, kalp hastalığı, kireçlenme, diyabet, kalp krizi ve kanser gibi rahatsızlıkların yaşlanmaya bağlı kaçınılmaz sonuçlar olduğunu, buna direnmenin ise nafile olduğunu varsaymış olan bilim, bu teorinin geçersizliğini ispatlamış ve genlerimizin nasıl ifade bulduğunu, değişimin elimizde olduğunu ortaya koymuştur. Stres, beslenme, fiziksel aktivite, sosyal ilişkiler, alışkanlıklar ve diğer faktörler biyokimyamızı etkiler ve bu hormonal değişiklikler de bazı genlerimizi aktif veya pasif hale getirerek, genetik ifademizi yeniden düzenleyerek, hem fiziksel, hem de zihinsel bedenimizde değişiklikler yaratır.
Ayurveda ilminin 5000 yıldır söylediği gibi yaşam tarzımız genel sağlık ve mutluluk halimiz günlük olarak yaptığımız seçimlerde saklıdır.
Bilim artık çok net kanıtlar ile yaşam tarzımızın, genlerimizin ifade modelini tamamen değiştirebildiğini ispatlamıştır. Kalp hastalığı, obezite, diyabet veya kanser gibi rahatsızlıklara eğilimli olmamıza sebep olan binlerce gen bulundurabiliriz fakat bu genlerin devreye girip girmeyeceği, yani hastalığa sebep olup olmayacağı nasıl bir hayat yaşadığımızla, beslenme şeklimizle, maruz kaldığımız toksinlerle, bedenimize aldığımız maddelerle, inançlarımızla ve stresle nasıl mücadele ettiğimize göre değişim göstermektedir.
Genlerimiz sadece yatkınlıklarınızı belirler, kaderimizi değil.